10 Eylül 2010 Cuma

BDP'DEN ALKIŞLANACAK TAVIR !


'Ülke bütünlüğü tartışma konusu bile yapılamaz'

"Türkiye´de Kürtler ayrılmayı konuşmalıdır´ sözüne sert tepki gösteren BDP´li Kaplan, “Ben Kürtüm, eşim Türk. İki çocuğum var, birini Şırnak´a birini de Kırklareli´ne mi bırakacaklar” dedi.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Antalya´da düzenlediği basın toplantısında 12 Eylülde yapılacak referandumu boykot edeceklerini kaydeden Kaplan, referandumda “evet ya da hayır” oyu vermenin 12 Eylül Anayasasının ömrünü uzatacağını savundu.
AKP´nin Anayasa değişikliği ile 12 Eylül Anayasası´na “serum verdiğini” öne süren Kaplan, “AKP, 12 Eylül Anayasasına serum vererek ömrünü uzatıyor. Bu değişiklik en az 10 yıl, 20 yıl yeni bir Anayasa talebini öteler. Bu, ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Onun için yeni bir Anayasa için referandumu boykot ediyoruz” dedi.
Medyada geçen hafta “Türk ve Kürt halklarının birlikte yaşamasına” ilişkin tartışmaların hatırlatılması üzerine Kaplan, Kürtler´in Türkiye´den “hiçbir yerde hiçbir şekilde” ayrılmak istemediklerini söyledi.
Kaplan, şöyle devam etti: “Türkiye´de Kürtler ayrılmayı konuşmalıdır denmesi, bu halka, bin yıllık tarihimize, Çanakkale´de, Dumlupınar´da yan yana yatan şehitlerimize yapılacak en büyük saygısızlıktır. Bu, Hitler´in soykırım tezleriyle aynı gördüğüm son derece tehlikeli bir yaklaşımdır. Türkiye´de tartışılmayacak bir şey varsa o da bu ülkenin birliği ve bütünlüğüdür. Bu ülkede hiç kimsenin Kürt ve Türklerin ayrılmasını tartışmak haddine değildir. Böyle bir tartışmayı açma hakkı da yoktur. Bu, düşünce özgürlüğü kapsamında, ifade hürriyeti kapsamında da asla görülemez. Bir örnek vereyim: Başbakan bir istatistik yaptırsa, kaç milyon insanımızın Türk, Kürt, Çerkez ve Arap ile evlendiğini görür. Bunların çocuklarını nasıl ayıracaklar. Ben Kürtüm. Benim eşim Türk. Benim çocuklarımı, Sayın Özkök (Ertuğrul Özkök) nasıl ayıracak, kimi nereye koyacak bakayım. Yoksa iki çocuğum var, birini Şırnak´a birini de Kırklareli´ne mi bırakacak. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Medyanın tepesinde olanlar, bu kadar sorumsuz davranma hakkına sahip değildirler diye düşünüyorum. Burada bir tek şeyin konuşulması gerekiyor: Yangını nasıl söndürürüz, kardeşliği ve barışı nasıl sağlarız? Medya ayrılmayı değil, birlikte yaşamayı, diktatörlüğü değil, demokrasiyi, hukuksuzluğu değil, insan haklarını tartışmaya açmalıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder